Baskının bin bir türlü hali

Hüseyin Aykol •

Türkiye’de giderek artan politik baskıları anlamak için, Pages de gauche (Sol sayfalar) olarak, uzun yıllar en önemli Kürt gazetelerinden biri olan Özgür Gündem gazetesinde gazetecilik yapmış olan Hüseyin Aykol ile görüştük. 1992 yılında kurulan ve daha sonra birçok kez kapatılan Özgür Gündem gazetesi en son olarak 2016 yılında bir kez daha yasaklandı. Aykol, şu anda, yayın çizgisi daha önceki gazetelere yakın olan Yeni Yaşam gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor.  



Gotar bi Kurdî li vir heye.

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Ben bir gazeteciyim, ama sadece gazeteci değil, son otuz yılda Kürtler ve Türkiye’deki demokratik güçlerin sesi olan, onların sorunlarını ve taleplerini dile getiren 50 civarında gazetenin kuruluşunda yer alan ve yöneticilik yapan biriyim. Bu gazeteler insan hakları odaklı yayın yapan gazetelerdir. Ve bu çalışmalarımdan dolayı da uzun bir süre cezaevinde kaldım.

Bunun yanı sıra 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi döneminde yasadışı komünist bir partinin üyesi olduğum gerekçesiyle tutuklandım ve 10 yıl boyunca cezaevinde kaldım.

Türkiye’de açılmış kaç tane politik dava mevcut?

Bir gazeteci olarak sadece benim hakkımda açılan 63 tane dava var. Bundan dolayı Türkiye’deki toplam siyasi davaların sayısına dair bir şey söylemek imkânsız. Fakat siyasi tutukluların sayısına dair bir şey söylemek mümkün. Bu noktada öncelikle şunu söyleyeyim; Türkiye’de siyasi tutukluları iki kategoriye ayırabiliriz. Birincisi, HDP üyesi veya HDP’ye yakın kişilerin içinde olduğu kategori. Bu kategoride yer alan yaklaşık 5 bin civarında insan şu anda cezaevinde. Bunlar milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri veya sıradan parti üyelerinden oluşuyor.

İkinci kategorideki siyasi tutuklular ise yaklaşık 50 bin civarında ve sağ-İslami kesimden oluşuyor. Bunlar içinde üst seviyedeki hakimler, devlet memurları veya güvenlik güçlerinden kişilerde var. Özellikle de bir zamanlar Erdoğan’ın partisi olan AKP hükümetinin iktidar ortakları olan Gülen cemaatine mensup kişilerden oluşuyorlar bu insanlar. Gülen cemaati iktidarı paylaşmak istemeyip, tamamını ele geçirmek için 2016 yılında başarısızlıkla sonuçlanan bir darbe girişiminde bulundu. Bu girişimin ardından bu kesime yönelik tutuklama furyası başlatıldı ve cemaat üyelerinin büyük bir kısmı tutuklanarak cezaevinde konuldu.

Türkiye’deki siyasi davalarda öne çıkan suçlamalar nelerdir?

Türkiye’de hükümete, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik bütün eleştiriler cezalandırılıyor. İktidar hemen hemen basının yüzde 95’ini kontrol ediyor. Bu basında muhalif güçlerin sesine kesinlikle yer verilmiyor. İnternet ortamında ya da sosyal medyada yapılan eleştiriler de hemen ve hızlı bir biçimde cezalandırılıyor. Yaptığınız herhangi bir paylaşımın ardından polisler evinizi basabilir ve sizi karakola götürebilir. Erdoğan’ı hedef alan tek bir cümlelik eleştiri bile cezaevine girmenize yeterli bir sebep olabiliyor.

Bunun dışında ne tür baskı yöntem ve araçları kullanılıyor?

Bir kişiyi cezaevine atmak başlı başına ağır bir cezalandırma biçimi. Ama bunun yanı sıra farklı yıldırma ve cezalandırma yöntemlerine de başvuruluyor. Örneğin işinizi kaybedebilirsiniz. Nitekim binlerce insan çıkarılan yönetmeliklerle işini kaybetti. Dikkatini çekerim yasalarla değil hükümetin çıkardığı yönetmeliklerle işini kaybetti bu insanlar. Ve eğer siz işinizi çıkarılan bu yönetmelikle kaybetmişseniz, farklı ya da yeni bir iş bulmanız imkânsız.

Acaba 2016 yılındaki olayların Türkiye’deki baskılar açısından bir başlangıç noktası ve/ veya sebebi olduğunu söylemek mümkün mü ?

Hayır. Baskılar aslında 2015 haziran seçimleri döneminden itibaren başladı. Seçimlerde AKP tek başına hükümet kurma çoğunluğuna erişemedi. Bu nedenle seçimler iptal edildi ve aynı yılın Kasım ayında tekrar seçime gidildi. Tabii bu süreç içeresinde, özellikle de HDP’nin mitingleri sırasında, yüzlerce insan öldürüldü.

Gülencilerin Temmuz 2016’daki darbe girişimleri var olan baskıların daha da arttırılmasına gerekçe oldu. Tabii bu baskılar sadece cemaate yönelik değil, aynı zamanda sol hareketlere yönelik zaten var olan baskılar daha da arttırıldı. Bir çok sivil toplum kuruluşunun da kapatılması da bu çerçevede gerçekleştirildi.

Geleceğe dönük öngörü ve perspektifleriniz nelerdir?

Eğer erken bir seçim olmaz ise, bir sonraki başkanlık ve milletvekili seçimleri 2023 yılında gerçekleşecek. Ben muhalefetin bu seçimlerde Erdoğan’ı yenilgiye uğratacağından eminim. Ama eğer olur da muhalefet kaybederse, bu seçimler son olabilir ve Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolu da açılmış olur.

Röpörtajı yapan ve İngilizce’den Fransızca’ya çeviren

Antoine Chollet

Cet article a été publié dans Pages de gauche n° 179 (printemps 2021).

Soutenez le journal, abonnez-vous à Pages de gauche !

webmaster@pagesdegauche.ch